AĞIT


Yeryüzüne yıkılmış çamların gövdesinde
Cevapsız sorular gibi kargalar dururdu
Camları boz bulanık yağmurlar ısırırdı
Sokaklarda böcekler kudururdu
Sevdasını yitirmiş evlerin arkasından
Yorgunluğu sıvanmış hasta trenler geçerdi
Rayların ardı dıra mahzun kızlar giderdi
Sonu gelmez tüneller başlardı çocukların içinde
Çocuklar
Elleri böğürlerinde
zifiri karanlıklara sokulurdu
Gam leşleri kalkanları içinde
Tüm coğrafyalardan kan getirirdi

Gece başlar
Buz dağları kente yürürdü
Bebeklerin kundakları ısınmaz
Annelerin elleri,yürekleri üşürdü
Sırtlanlar ağzı gibi açılmış çukurlardan
Kentin pislikleri akardı
Köprüler üstünden geçilmezdi
Köprüleri tutmuşlardı

Koşardım
''Hay!..'' diye efgarlanır koşardım
Sekiz yüzlü adamlar peşimdeydi
Bin kez tıkasam da kulaklarımı
Bütün çığlıkları duyardım

0 yorum:

Yorum Gönder