Pervane Böceğ'inin Hikayesi


 
“Bir gece pervane böcekleri toplanmış, bir mumu nasıl bulabileceklerini tartışıyorlardı. İçlerinden biri dedi ki:

- Hepimiz birden gidip boşuna yorulmayalım. Birmiz gidip mum bulsun, sonra gelip bize haber versin.

Bir pervaneyi seçip gönderdiler. Gönderdikleri pervane böceği uzakta bir köşk, köşkün içinde de apaydın bir mum gördü, döndü geri geldi. Gördüğü, anladığı kadarıyla mumu anlatmaya çalıştı. 

AŞK!


Aşk dile gelmez,çünkü dile itibar etmez...

Senden bir parça olsaydım.


Savursun kokunu ılık bir meltem rüzgarı içime içime,savrulsun dalga dalga özlemin her sahilime,ay yüzüne ayna tutsun,güvercinler iliştirsin bir haber kanatlarına sana dair,eski fotoğraflardan bakışını devşireyim,yazık bana.''Bir şeyi gerçekten istersen kainat sana hizmetçi olur'' diyenler haklıysa eğer ,yazık ki ne yana dönsem sessizlik,sensizlik,ıssızlık...
Parçanın ismi

Su Misali Ol!




Bir an için sen su olduğunu düşün.Su denli özel,su denli yararlı,su denli çok.tükenmez....
İnanıyorum ki gerçekten öylesin.ama ister çeşmelerden dökül,ister göklerden yağ,ister nehirler dolusu ak;dibi olmayan bir kovayı dolduramazssın.Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazssın.Unutma daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin,gürültünün parçası olursun yalnızca!...Suyu en az içenler,suyun yanında olanlardır.Çünkü''su nasıl olsa burda,gerek yok ki kana kana içmeye''diye düşünürler...
Tıpkı,sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!Ormandakihiç bir hayvan,ırmağın gürültüler kopan yerinde su içmeye çalışmadı şimdiye dek.Hepsi ,hep sabahın en sakin anını bekledi;suyun durgun yerlerini bulabilmek için.Gittiler ve sakin sakinihtiyaçlarını giderdiler.Onlar için en uygun olan kendi istedikleri zamandı.Sen hep bir su olduğunu düşün.Su gibi güzel,vazgeçilmez...Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün ve su gibi hayat verici ol.Suysan bir bardağa sığabilki damarlara girebilesin.
Su gibi özel,su gibi güzel,su gibi faydalı,su gibi gerekli ve su gibi tükenmez olduğunu unutma.Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi,su gibi de 'kıyametler' koparıcı olabileceğini unutma...
Vadiler varken önünde ve ovalar varken,yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan,hayat verirsin çevrene.Yoksa heo duyulmayan,dinlenmeyen,korkulan ve kaçılan olursun seller,afetler gibi.Tercih elindeydi hep ve hep'senin'ellerinde olacak...Ya tutmayı tutmayı öğreneceksin dilini,yada hiç durmadan konuştutğn için,yalnızca bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara!Ama yapman gereken şu değil mi?Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini.Düşüneceksin kimin dinleyip kimin dinlemediğini,kimin anlayıp kimin anlamadığını.

Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini...Hatta anlayanların anladıklarınında senin anlattıklarının ne kadarı olduklarını düşüneceksin...Konuşmak için en uygun sözcükleri seçmeye çalışıcaksın...yolcuların,önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde,saatleri kontrol ederek,zaman yaklaştığında,vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi,sen de fikrini bildireceğin kişinin'kıyıya yanaşmasını'bekleyeceksin!...Demeyeceksin'ben canım isteyince giderim iskeleye,vapur da o saniyede gelmek zorunda!...'Demeyeceksin ben aklıma geleni geldiği biçimde söylerim,karşımdaki de değil duymak,değil dinlemek,anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda...Keşke öyle olsaydı.Keşke haklı olsaydın,ama maalesef değil...Ağzını açıp'Şelaleden dökülen suyu'içmeye çalışan bir tavşan gördünmü hiç?Ya da önüne çıkan ağaçları bile sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye çalışan bir tavşan gördünmü ?Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını beklerler;beyni olan her canlı gibi!Hadi sen şimdi'su olduğunu' düşün ve ve kendini su gibi hisset...Su gibi özel,su gibi güzel,su gibi berrak,su gibi yararlı...Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu hatırla...ama su gibi 'küçük bir bardağın içine'sığdır ki kendinigirebilmeyi öğren insanların damarlarına.Hayat ver... Vazgeçilmez ol...

H.şimşek

Parantez




Bu mülk bu bahçe bu ten
Bir parantez bile olamamışken
Nerden alır cümle güzelliğini
Kelimeler kelimenin katiliyken

Uğuldayan çarşı kalabalığından
çıka geldin,sevindim
Şarkılar seçtim kendime senden
su sesleri terlik sesleri,günlerden
pazartesi
gergefe düşüyordu kederinin gölgesi
yağmura benzeyen kasını seçtim

geldin şenlendi cümle,virgül eğildi
nokta
çekildi kuytusuna

AĞIT


Yeryüzüne yıkılmış çamların gövdesinde
Cevapsız sorular gibi kargalar dururdu
Camları boz bulanık yağmurlar ısırırdı
Sokaklarda böcekler kudururdu
Sevdasını yitirmiş evlerin arkasından
Yorgunluğu sıvanmış hasta trenler geçerdi
Rayların ardı dıra mahzun kızlar giderdi
Sonu gelmez tüneller başlardı çocukların içinde
Çocuklar
Elleri böğürlerinde
zifiri karanlıklara sokulurdu
Gam leşleri kalkanları içinde
Tüm coğrafyalardan kan getirirdi

Gece başlar
Buz dağları kente yürürdü
Bebeklerin kundakları ısınmaz
Annelerin elleri,yürekleri üşürdü
Sırtlanlar ağzı gibi açılmış çukurlardan
Kentin pislikleri akardı
Köprüler üstünden geçilmezdi
Köprüleri tutmuşlardı

Koşardım
''Hay!..'' diye efgarlanır koşardım
Sekiz yüzlü adamlar peşimdeydi
Bin kez tıkasam da kulaklarımı
Bütün çığlıkları duyardım