Yağarken yücelere erdem sağnak sağnak...



Bir zamana doğduk ki insanlar bir yuvarlanışta da ne kaldırıp kafasını içinde bulunduğu ortama ve ne de nereye doğru sürüklendiğine bakamayacak kadar habersiz ve bende olmuş bu yuvarlanmanın akışına. Öyle ki sanki yürüyenlere veya yürüyelim diyenlere abes,durup da etrafımıza bir bakalım,bir muhasebe yapalım diyenlere ise potansiyel tehdit diye bakılır olmuş.

Ey aşk hastası gönül!



Ey aşk hastası gönül! Kendine gel, cesür ol. Bugün yiğitlik gösterecek bir gündür. Ben senin aşkına bağlıyım. Yabancı gibi durmanın yeri değildir. Aklın tedbirine, tasarrufuna giren her şeyi bırak, şimdi coşkunluk, divanelik zamanıdır.Varlığa da, yokluğa da yabancılığım vardır. Ne varlığa seviniyorum, ne de yokluğu istiyorum. Fakat her ikisinden de el çekmek insanlık, mertlik, değildir. Gönlümde öyle acayip, şaşılacak var ki, deli olduğum için çıldırmıyorum. Eğer aklım olsaydı, gönlümdeki acayip şeylerden muhakkak çıldırırdım.Aklın sermayesi, divaneliğin sırrıdır.

Ben(nefs) ne isterim ?


İnsanın en büyük, en tehlikeli, en gizli, en saklı, en fecî düşmanı kendisidir, nefsidir, (ego’sudur). Pek çok insan, onun azılı bir düşman olduğunun farkında değildir. Halbuki en büyük hatalar, yanılgılar, yenilgiler, ayıplar, kusurlar, suçlar ondan kaynaklanır

.Nefis tembeldir, yatmak uyumak ister; halbuki hayat ciddî bir mücadele, acımasız bir savaş, devamlı bir uğraştır; uyumamayı, gevşememeyi, gaflete düşmemeyi, sıkı çalışmayı, ter dökmeyi, cehd etmeyi, cihad yapmayı gerektirir.