Ey Güzide Yar!


Ey Güzide Yar!
Bize Senin aşk u rahmetini terennüm edecek o ince,o nezih,sevimli sözleri hatırlat ve öğret ki biz,huzur-u keriminde o sözlerimizle Senin merhametini kazanalım..
"Ey her yeri ağyarı yar eden"
Ey ALLAH'ım,Senin vuslatını umarak ölmek hoştur.Fakat,ayrılığının acısı ateşin üstündedir.Kafir bile cehennemde"Bana bir baksaydın,cehennemde olduğuma gam mı çekerdim"deyip durur.Çünkü o bakış,bütün eziyetleri tatlılaştırır,büyücülerin el ve ayaklarının kan diyetidir o bakış.
Ey her ağyarı yar eden,ey dikene gül libası ihsan eyleyen!
Toprağımızı ikinci defa olarak yine süz de "hiç birşey" olmayanı yine "birşey"haline getir!Bu duayıda önce Sen emrettin,yoksa bir toprak parçasında Sana dua etmeye kudretmi olurdu??
Ey hikmetine hayran olduğumun Rabbi,madem ki dua etmemizi emrettin,bu emrettiğin duayı Sen kabul et..
EY RABBİM iyiki kalbimizden geçenleri biliyorsun.Ve iyiki biz kalbimizden geçenleri bildiğini biliyoruz

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ

Meali:
...Melekler: «Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab! Bizim için, senin bize bildirdiğinden başka bilgi mümkün değildir. O her şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!» dediler.BAKARA suresi, 32. ayeti" tefsiri

Evlenirken attığınız adım ne kadar büyük


Evlenirken attığınız adım ne kadar büyüktü bilmem?
Ne kadar konuşmayı istediniz eşinizle?
Yorulunca birbirinize nasıl destek verdiniz?
Kim taşıdı diğerini,kim kaldırdı düşeni?
İlk adımı birbirinzden mi beklediniz yoksa?
Neler düşlediniz bu uzun soluklu maratona başlarken?
Evlenmek kolay,sürdürmek zordur.Çaba,gayret,sabır,eğitim ister.
Biz ehliyet alırken bile sürücü kursuna gideriz ve trafik bilgilerini ezberleriz.ama evlenirken....
Evlilik nedir?Niçin evleniyoruz?
Bu cevabları gerçekten bilmek istiyormuyuz?
Evlilikle ilgili hayaller kuruyoruz,koltuklara ,takılara,halılara,çeyizlere milyarlar veriyoruz.
Ama ''Geçinme sanatı,mutlu olma sanatı,ve evlilikte çatışma çözme sanatı''gibi hayatımızı etkiliyecek konularda bilgi edinmiyor ve rasdgele bir evlilik felsefesi ile evleniyoruz.
Bu felsefeyi zaten bizden önce büyüklerimiz belirliyor.''Gelinlikle çıktığın bu eve kefenle dönebilirsin!'' yada ayrılık şerefsizliktir''gibi.
Şimdi bu felsefe değişti tabi.''Sakın çekinme,geçinemezsen bırak gel!'',''gidebileceği yere kadar,ölene kadar değil!'' şeklinde...
Boşanma dillerde sakız olmuş..Fedakarlık ve sabır ise unutulan şeyler.
Evlilikleri sürdürme çabası yok.Eşlerde birbirine güvenmiyor.
Güven olmayınca,saygı ve sevgi dünden terk ediyor yuvaları.
Evlilik felsefesi olmadan eşler ortak bir kültürle,ortak bir hedefe kitlenmeden mutluluk olmuyor.
Evlilik dilinde kavramlar yeniden yorumlanmalı aslında.
Ben-sen yerine ,biz...
Kullanma yerine, paylaşım...
''TAş fırın ''yada ''lıght'' yerine,''beyefendi''
''Bireysel özgürlükçü ''bayan yerine,''ailece özgürlüğü benimseyen'' hanım efendi olmak...
Sevgiyi öldüren emirler yerine, sevgiye yol açan ricalar...
''Kızdım içime gömdüm''demek yerine,''açık iletişim''kurmak...
''Tekdir(azarlamak)''yerine''takdır etmek gibi...
Evlendiğiniz eşiniz;sizin dünyanız ve ahıretinizdeki yeriniz belirlemede en etkin kişidir.
Sizin için çok önemlidir.
O,babanızın,annenizin gelini,damadı değil;sizin kaderinizdir
Sizin eşinizdir.
Eşler zihinlerinde binlerce kişiyle evlenirse oturdukları 2 kişilik koltukta,akıllarındaki kişilerle oturmak zorunda kalırlar ve sığamazlar.O ev,o koltuk,onlara dar gelir.
Geçmiş geçti artık ,şimdi var.
Ama bir çok insan,geçmişin pişmanlıkları,geleceğin endişesi ile şimdiyi yaşayamadan,çoğu zaman bir gün bile
 yaşamadan bu hayattan göçüp gidiyor.
FARKLILIKLARINIZI KABUL EDİN
Evliliklerde atılan ilk adım,alınan tembihler (!)çerçevesinde eşimizi,kendi isteğimiz yönünde,aklımızdaki eş tipine benzetme ve bu uğurda her türlü kabalığı mübah görme eğilimidir.
Her insan kendisidir.parmak izi gibi eşsizdir.Onu tanımak ve farklılkları olduğu gibi kabul etmek gerekir.
_Erkekler genelde sonuca odaklanırlar.Kadınlar,sonuçla birlikte,sonuca giden yoldakikere de...
-Kadınlar bir anda birden çok işe odaklanabilirler.erkekler ise odaklandıkları işi daha iyi yapma gayretiyle,çoğunlukla başka bir işle ilgilenmezler.
-Kadın ve erkeklerin stres tepkileride farklıdır.Kadınlar strese girince konuşur.erkekler strese girince susar.
Ayrıca kadınların günlük konuşma ihtiyacı günde 24 bin kelime,erkeklerinki ise 12 bin kelimedir.
erkekler çalışıyorsa,genelde bu sermayelerinin tamamamını yada 10 binini kullanıyor.Kadınlarda çalışıyor,toplantılara günlere gidiyor ise ,24 bin kelimenin ancak 12-18 binini kullanıyor.
Geriye akşam evde paylaşılması gereken;erkek için 2 bin,kadın için ise 12 bin kelime kalıyor?Bu durumda,uyuklayan erkeklerin başında konuşan hanımların olması yada telefon faturalarının yüksek gelmesi tabii değil mi? :)
Konuşmak gerçekten bir ihtiyaçtır.Dinlenilmek,önemsenmek de her insanın vazgeçilmez ihtiyacıdır
kadınlar konuşurken,akıl almak ister,ama çözüm için emirler almak istemez.konuşarak rahatlar.
Erkekler ise genelde problemlerini çözene kadar susarlar,içine kapanırlar.Eşlerinin yardım isteğini redederler.
Millet olarak herkesin sorununa,devlet politikalarına,her yere rahatça burnumuzu sokup çözüm teklifleri geliştiririz.Ne varki,kendi problemlerimizi çözme konusunda böyle bir hassasiyet göstermeyiz.Bir çözümün parçası olmayınca;çevredeki bütün akraba ve komşular,arkadaşlar bizim yerimize söz sahibi olur.

Saptırılan Demokrasinin Hikayesi


Batıda ve Doğuda,her lider ve önderin gönlünde yatan aşk ve kara sevda haline gelmiş olan sevgili leyla,demokrasidir.Hepsinin tek özlemi,demokrasiye ermektir.
Bunların sevgili leylası olan demokrasi ise, bir türlü istikrar bulmamaktadır.Onlar,bir vadiden yürürken onların sevgili leylaları olan demokrasi ise başka vadide yürümektedir.Ne onlar demokrasi ile ve ne demokrasi onlarla bir türlü buluşmamamktadır.
Bu demokrasi aşıkları,birer yalan makinesi gibi yalandan başka hiç bir şey üretmemektedir.Dilleri bir söz söyler,peşinden ise yaptıkları iş ve davranışları onu bozar.Hürriyetten,insan haklarından söz ederler.fakat başa gelince,ağızlara ve vicdanlara kilit vurur,insan haklarını ve onurunu ayaklar altında çiğner ve hiç bir diktatörün hayatında yapmadığı zulüm ve haksızlıkları yaparlar.Topllumlarında ,gizli ve açık her türlü hürriyetleri kaldırmaya çalışırlar.
Onların demokrasi adına yaptıkları çağrı,yalan ve aldatmacadır.Onlar,demokrasinin '' d'' harfine bile tahammül etmezler.Demokrasiyi,asıl amacından saptırmışlardır.Onlar demokrasiyi,içten bir baskı ve dışarda ise bir itibar propagandası aracı olarak kullanmaktadır.
Amerika ve İngiltereye bakınız.bunlar,kendilerini demokrasinin bekçileri ve koruyucu olarak ilan etmişlerdir.Bunların yaptıkları zulüm ve haksızlıık ,bir başka devlette ve ülkede var mı?
Bu devlet ve ülkeler,yer yüzünü,çıkardıları savaş ve ihtilallerle kana bulamakta,zayıf buldukları devlet ve ülkelerin tepelerine binip kendilerine birer sömürge haline getirmektedirler.Bu gerçeği bu gün ,dünyada bilmeyen hiç kimse yoktur.
Bu devletler ,tüm bu gerçelere rağmen nasıl olur da demokrasinin adını ağızlarına alabilirler?
Hürriyet ve insan hakları düşmanı olan bu emperyalist devletler,demokrasiyi yozlaştırmış,asıl anlamından ve amacından uzaklaştırmışlardır.Bunlar demokrasiyi,egemenliği altında bulundurdukları ülkelerde bir baskı ve egemenliklerini sürdürme amacı olarak kullanmaktadır.Bununla istedikleri kimseleri iktidara getirmekte ve istemediklerini de al aşşağı etmektedirler...